Yolunuz Marmaris"e düşer de
"güzel bir akşam geçireyim ve 2 duble de rakı içeyim" diyorsanız
mutlaka Girit Meyhanesi"ne uğrayın... Ama baştan uyarayım çat kapı
gitmeyin hevesiniz kursağınızda kalabilir. Önceden rezervasyon yaptırmadıysanız
mehter marşıyla geri dönebilirsiniz. Hatta laf aramızda meyhanenin işletmecisi
Gökhan Bey sizden pek hoşlanmadıysa dükkan kapalı da diyebilir.
Belki biz şanslıydık, belki Gökhan
Bey"in o akşam iyi tarafına denk geldik bilmiyorum ama geri dönmeden o
nefis mezelerle ve Gökhan Bey"le tanışma fırsatı bulduk. Aslına bakarsanız
Marmaris marinanın arkalarında ara sokaklarda gezerken tesadüfen bulduk Girit
Meyhanesini. İşin içinde Giritlilik de olunca adı bile bizi mıknatıs gibi
çekmeye yetti.
Önce Gökhan Bey"le başlayalım; O
Girit Meyhanesi"nin her şeyi... Ustası, aşçısı, garsonu, işletmecisi,
assolisti ve en önemlisi her gece ağırladığı konuklarının arkadaşı, gerçek bir
ev sahibi. Hiç unutmam misafir olduğumuz o akşam "meyhaneciler konsomatris
gibidirler, her akşam konuklarının masasından
masasına gezerler" demişti.
Aslında o gerçek bir İstanbul
beyefendisi, yaşama dair birikimleri olan, güngörmüş, çok şey yaşamış ve artık
Marmaris"e yerleşmiş ve keyfinin peşinde giden gerçek bir entelektüel ve
tabii ki Giritli... Keyfinin peşinde gider diyorum çünkü meyhane bütün gün
kapalı ve ancak akşam 18-19.00 gibi hizmet veriyor. Dedim ya keyfinin peşinde
gidiyor diye, o saate kadar sadece akşam için hazırlık yapmakla kalmıyor aynı
zamanda kendi gönlünü de eğlendiriyor. Coğrafya Marmaris olunca da deniz,
güneş, eğlence bol miktarda var zaten ve Gökhan Bey de gündüz bunların tadını
çıkarıyor.
Neyse dönelim biz meyhaneye ve meyhanedeki
lezzetlere;
Girit Meyhanesi Marmaris marinanın
daracık ara sokaklarında köşe başında iki katlı mavi, beyaz, pembe renklerin
hakim olduğu eski bir taş ev…Masalar da sokakta… Diğer mekanlar ve gelen geçenlerle
adeta iç içe…
Mekanda yeriniz aldıktan sonra önce dilim
kavun ve üzerine çörek otu serpilmiş ve hafif zeytinyağı dökülmüş tuzsuz köy
peyniri geliyor. Peynir deyip geçmeyin üzerindeki çörek otunun da,
zeytinyağının da, tuzsuz oluşunun da bir mantığı ve gerekçesi var. Meyhaneye
giderseniz Gökhan Bey size anlatır.
Kavun-peynirin hemen arkasından hepsi
birbirinde nefis ve başka bir yerde bulamayacağınız nefis otlardan oluşan
mezeler geliyor. Masadaki yerleşimler ve sunumlar da Gökhan Bey"in bu
konuda ne kadar titiz ve usta olduğunun bir göstergesi.
Şimdi hangi birinden başlayayım
bilemedim. Tahinli radika yediniz mi bilmiyorum, yemediyseniz mutlaka
tatmalısınız. Deniz börülcesi, fava, topan köz patlıcan içinde kırmız biber,
barbunya, pırasa, yoğurtlu köz patlıcan, yeşil köy zeytini, üzerine sarımsaklı
yoğurt dökülmüş turp otu ve pazı sapı salatası, istifno, kabak çiçeği dolması
gibi mevsimlik damak tatları dahil en az 10-12 çeşit ot mezesi masanızı adeta
bir çiçek bahçesine çeviriyor. Tüm mezelerin ortak özelliği çoğunda sirkenin
verdiği inanılmaz bir tat oluşu.
En sona da kiremitte ve buharda özel bir
yöntemle pişen balık geliyor...Ayrıca tüm bunları anlamlı hale getiren masanın
olmazsa olmazı rakı ve meyhanenin adına uygun müzikler…
Fiyatlar öyle uçuk kaçık değil merak
etmeyin son derece makul ve o lezzetler için değer... Üstelik Gökhan
Bey"in sohbeti ve dostluğu da bedava...
Piyasada o kadar çok sıradan ve ne idüğü
belirsiz mekan varken Girit Meyhanesi onların yanında gerçekten çok özel ve
sıra dışı kalıyor. Sanırım Marmaris"te bir benzeri daha yok. Eğer yolunuz
o taraflara düşerse bir gecenizi mutlaka Girit Meyhanesine ayırıp o nefis mezelerin
ve balığın tadına bakın, “güzelleşin ve çiçek olun” gelin derim.
Sonuç olarak kendi adıma şunu
söyleyebilirim; Marmaris"e gittiğimizde mutlaka uğrayacağımız bir mekan ve
bir dost edinmiş olduk. Buradan Gökhan Bey"e bir kez daha teşekkürlerimi
ve selamlarımı iletiyorum.
İyi ki varsın dostum...İyi ki seni
tanımışız…
NOT: Rezervasyon için 0532 244 78 80
Adres: Barbaros Cad. No: 145 Yat
Limanı-Marmaris
İlhan İLMENÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder