Birkaç gün önce tv ve gazetelerde bir
lise öğrencisinin sınıfta arkadaşını öldürmesi ve kendine zarar vermesi ile
ilgili haberi belki bazılarınız okumuşsunuzdur. Nedeni tam belli olmamakla
birlikte, kendisine lakap taktığı için daha önce tartıştığı arkadaşını derste
bıçakladığını iddia edenler var.
Nedeni ne olursa olsun bu öğrencinin
psikolojik sorunları olduğu bir gerçek. Özellikle ergenlik dönemindeki
gençlerin bu tür sorunlarla baş etmesi her zaman kolay olmuyor.
Ortaokul ve lise yıllarında hepimiz arkadaşlarımızla
bazen alay etmiş, dalga geçmiş hatta onlara çeşitli lakaplar takmışızdır. Aynı
şekilde bunlar bize de arkadaşlarımız tarafından yapılmıştır.
Belki bunların dozunda olanları ve tekrar
edilmeyenleri bir yere kadar normal karşılansa da bazı ergenler üzerinde büyük
tahribatlar yapabilir onlara büyük travmalar yaşatabilir. Hatta bu yüzden okula
gitmek istemeyen, okuldan soğuyan ve derslerinde başarısız olan ya da çevresine
zarar veren binlerce genç vardır.
Birçok anne baba bu durumda olan
çocuklarının neden okulu sevmediği ve gitmek istemediği konusuna bir türlü
anlam veremezler. Çünkü kendisiyle alay edilen ve bazı fiziksel özellikleri ile
sürekli dalga geçilen öğrenci bu durumu öğretmenlerine ve ailesine bile
anlatmaktan çekinebilir. Çünkü bu durumda ispiyoncu damgası yiyeceğini bilir ve
büyüklerden yardım almayı aşağılayıcı ve zayıflık belirten bir durum olarak algılar.
Özellikle 12-18 yaş arası ergen grupları
birbirine karşı son derece acımasız olabilir. Okul yıllarında uzun olanlara
"fasulye sırığı", kısa olanlara "cüce"- "yerden
bitme", kilolu olanlara "patates"- "ayı"-
"panda" gözlük takanlara
"optik"- "dörtgöz", çalışkan ve başarılı olanlara,
"inek"- "hafız"- "süt" özellikle sevgilisi
olmayan bazı kızlara "kezban" gibi lakaplar takılması öğrenci
grupları arasında çokça rastlanan olaylardandır.
Ayrıca kiminin diksiyonu/konuşması,
giyimi, ailesi, çevresi vb özellikleri ile gelişim çağında olan kız ve erkek
öğrencilerin ergenlik çağındaki fiziksel değişimleri de bazen alay konusu
olabilir. Göğüsleri büyüyen kızlar, sesleri çatallaşan ve kalınlaşan erkekler
bu durumdan çok hoşnut olmadıkları gibi çevreleri tarafından alaya da
alınabilirler.
Bunların dışında fiziksel yönden daha
gelişmiş olan ergenlerin/gençlerin kendilerinden daha çelimsiz ve güçsüz
öğrencilere şiddete yönelik şakalar yapması ve onları zor durumda bırakarak
aşağılamaları da çokça görülür.
Bu söylemlere maruz kalan öğrencilerin
bir kısmının saldırganlaştığı, kendisine yönelik alaylara sert tepkiler ve
şiddet gösterileri ile karşılık verdiği görülürken bir kısmının da içe
kapandığı, sosyal ve duygusal açıdan problemler yaşadığı ve yalnızlaştığı
gözlemlenir. Bu tür öğrencilerin okulda çok fazla arkadaşı olmaz. Evde de
genellikle odalarına kapanır ve aile bireyleri ile fazla iletişimde
bulunmazlar.
Böylesi durumlarda ailenin ve özellikle
okullardaki rehberlik servislerinin/öğretmenlerinin konuya mutlaka el atması ve
ergen/genç ile yakından ilgilenerek önlemler alması gerekir. Özellikle
kendisine yapılanlara karşı sessiz kalmaması ve bunları gizlememesi gerektiği,
kendisine yakın bulduğu biriyle paylaşmasının yararları anlatılmalıdır.
Ayrıca aile büyükleri ve öğretmenlerden
yardım almanın bir güçsüzlük ve acizlik belirtisi olmadığı ve bunun
başkalarının da başına gelmemesi için alınan önlemlerin bir parçası olduğu
vurgulanmalıdır.
Daha da önemlisi kendisi ile dalga geçen
kişilerin sözlerini ciddiye almaması ve bunlar söylendiği zaman kızma
sinirlenme gibi duygularını karşı tarafa belli etmemesi gerektiği de
belirtilmelidir.
Tabii ki bütün bu alınan önlemler
ergenlerin acımasızlığı, arkadaşları ile alay etmelerini azaltmasa da en
azından bunlara maruz kalanların etkilenmelerini minimum düzeye indirmede
yararlı olacaktır.
İlhan İLMENÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder